Yavru kangalda öğrenme duygusu gelişimi egitimi verilmesi

Yavru kangalda öğrenme duygusu gelişimi egitimi verilmesi  tekrarlarla gerçekleşir. Öncelikle dağarcıklarında bulunan (daha önce öğrendiği davranışları uygularlar. Bu davranışlar amaçlarına ulaşmaya yeterli gelmezse değişik yollar denerler. Denemeler ve yanılmalardan sonra doğru davranışı bulurlar. Yani ödülü elde ederler. Aynı davranışı her tekrar ettiğinde ödüle ulaşıyorsa, bu davranış köpeğinizin dağarcığına gittikçe yerleşir ve aynı uyaran etki olduğu müddetçe benzeri davranışları sergiler. Yani bu tepki öğrenilmiş olur. Öğrenme, belli bir durumun tekrarlanan deneyimleri sonucunda o durumdaki davranış değişikliği olarak tanımlanır. Öğrenme yöntemlerinden biri olan koşullanma, bir davranışın ortaya çıkmasını arttıran her türlü pekiştirmeye dayanır.

En kolay öğrenme yolu gözlem ve taklittir. Köpek, anne başta olmak üzere, başka bir hayvanı yada birlikte yaşadığı insanı, özellikle lider olarak seçtiği insanı izleyerek ve taklit ederek öğrenir. bu sebeple yavruların 12. haftaya kadar anneleri ile kalmaları önerilmiştir.

Köpek eğitimlerinde 1950, 1960 ve 1970’lerde geliştirilen geleneksel askeri eğitim sistemleri temel alınır. Bu eğitim sistemleri boğma tasmaların ve olumsuz pekiştirmelerin kullanımına dayanır. Ancak sadece olumsuz pekiştirme ve olumlu cezalandırmaya dayalı eğitim köpeğin kavga ve baskınlık gibi davranışlarını tetikler. Bu şekilde yapılan eğitim başarıya ulaşmazken davranış problemlerinede yol açar . günümüzde kabul gören eğitimler köpek üzerinde hiç bir kalıcı etki bırakmayan ödüllendirmeye dayalı eğitim sistemleridir.    Araştırma ve öğrenme yaşa bağlı olarak gelişir gençler çevreye karşı daha ilgilidir herşeyi öğrenmek ister. Yaşlı hayvanlarda ise öğrenme gayreti daha az görülür. Bu sebeple genç yaşlarda verilen eğitimlerde daha hızlı sonuç alınacaktır. Ancak yavru köpeğin eğitiminde çok acele edilmemelidir. Sosyalizasyon aşamasındaki  yavru köpeğe 3. ve 12. haftalar arasında gerektiği gibi davranılmadığı zaman yaşamında bazı davranış bozuklukları olması, eğitimin güçleşmesi, çevresi ile uyumlu yaşamaması gibi sorunlara yol açar.olumlu pekiştiricilerle davranışın ortaya çıkma olasılığı artarken; olumsuz pekiştiriciler ortadan kaldırıldığı ya da verilmediği zaman davranışın ortaya çıkma olasılığı artar. Köpekler için yiyecek, övgü, oyun gibi uyaranlar olumlu pekiştiriciler iken ; Elektrik şoku, rahatsız edici gürültü olumsuz pekiştiricilerdir. koşullanma teknikleri köpek eğitiminde sıklıkla kullanılır. Her oturduğunda ödül alan köpek

 

yavru kangalda ögrenme
yavru kangalda ögrenme
Share

Türk Kangal Köpeği Hastalık

Bu vaka raporunu Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi kliniklerine aşırı zayıflama, yemede güçlük ve bol salya akıntısı şikayetiyle getirilen 1 yaşlı, Sivas Kangal ırkı, 50 kg canlı ağırlığa sahip erkek bir köpek oluşturdu. Yapılan klinik muayenelerde 2. molar diş düzeyinde başlayan, üst damağın büyük bir bölümünü ve özofagusun giriş kısmını kapsayan lobüler tarzda sabit kitlesel bir oluşum tespit edildi. Akciğerlerin radyografik incelemesinde, metastazla ilgili herhangi bir bulguya rastlanmadı. Tümör şüpheli kitlenin yaygınlığı, bölgenin anatomik yapısı ve oluşabilecek nüksler dikkate alınarak medikal ve cerrahi müdahale yapılmaksızın hasta ötenazi edildi. Nekropside, ağız mukozasının maksillar 2. molar diş bölgesinden köken alan ve üst damakta lobüler yapılardan oluşan yaklaşık 230 gr ağırlığında, 15×25.2 cm boyutlarında elastik bir kitlenin larenksin hemen önüne kadar devam ettiği belirlendi.Türk Kangal Köpeği.

Köpe
k kalça displazisi hastalığı kalça eklemi uyumsuzluğu ile belirlenebilen erken
dönemde tanısı konursa zararları azaltılabilen bir hastalıktır. Çeşitli operasyon
metodları sayesinde eklem uyumu iyileştirilebilmekte ve hastalığın ileri dönem
bulgularından ol
an dejeneratif eklem hastalığı gelişimi yavaşlatılabilmektedir.
Darthroplasty operasyonu bu amaçla kullanılan tekniklerden birisidir ve hastanın
kendisinden alınan kemik gref dokusu ile dorsal asetabular kenar üzerinde geliştirme
yaparak eklem uyumsuzluğu
ve çıkığı sonucunda oluşan hasarın azaltılmasını
sağlamaktadır. Ülkemizde henüz çalışılmamış dartroplasti operasyonu ve sonuçlarının
bu vaka sunumunda darthroplasty ile tedavi edilen kalça displazili genç bir köpeğin

bulguları ile sunulması amaçlanmıştır

Canine Hip Dysplasia disease can be defined as incongruent development of the h
ip
architecture causing laxity of the hip joint. Early diagnosis and following treatments
limits the extend of damage by the aid of various operational methods. These
methods aims to increase the congruence of hip joint structures to prolong the
developmen
t of degenerative joint disease in the late phases of the disease.
Darthroplasty is one of the operational methods aiming to augment the dorsal
acetabular rim with autograft bone material for the prevention of early detrimental
effect of luxation on joint
elements. The studies about Darthroplasty have not been
found in current Turkish literature therefore this case report aims to represent the
Darthroplasty treatment method and its results of a young dog with canine hip
Türk Kangal Köpeği Hastalık Olgusu
Share

Saf Kangal Yavrusu Nasıl Anlaşılır

 Saf Kangal Yavrusu Nasıl Anlaşılır Kangal yavru köpek kuyruk yapısı Yukarı doğru dik olmakta ve kıvrımlı yani simit kuyruk dedimiz biçimdedir kuyruk ucunda kuyruk topu dediğimiz kıvrım bulunmaktadır.kütburun gözlerinin önü siyah sürmesi olmalı.

 Safkan orjinal kangal köpek özellikleri nedir, nasıl anlaşılır maddeler halinde başlıca kangal özellikleri.

   Kangal köpeğinin koruma içgüdüsü:

Kangal köpekleri diğer köpek ırkları gibi eğitime tabi olmayan doğuştan gelen ırkı özelliklere sahip hayvanlardır. Anadoluda yüzyıllarca insanlarla birlikte yaşamış onların sürülerini evlerini ve bulundukları alanları yırtıcı hayvanlardan ve dıştan gelebilecek tüm tehlikelere karşı korumuşlardır. Günümüzde kangal köpeklerinin önemi yeni anlaşılmaya başlanmış ve hak etti yere gelmiştir.

Kangal köpeklerimiz için en büyük tehlikerin başında onların daha iri görünmesi adına farklı ırklarla çiftleştirilmesi ve ırkı vasıfların bu şekilde kaybolmasıdır.

Kangal köpek sahibi olacak kişilerin öncelikle ırkı özelliklerine dikkat etmesi gerekmektedir. Her iri görünen köpek kangal değildir.Saf kangalın belli ırkı özellikleri vardır. Bunların başında onun üstün hisleri ve ırkı özellikleri gelmektedir. Görüntü olarak belli başlı özellikleri bulunmaktadır bunlar sırası ile.

Kafa alın siyah renkte, kulaklar kafaya yapışık ve üçgen biçimindedir, çene kuvvetlidir. (kangal köpeklerinde kulaklar kesilmekte ortalama beş yada altı aylıkken kesilir ve genelde kışa girerken yada ilkbahara denk getirilmetedir yazın sıcak olduğundan yara iyileşmez ve kurt düşebilir. Kulak kesmenin amacı kurtla boğuşma anında kulağından kaptırmasın diyedir. Egerki köpeğiniz koyun için alınmıyor bahçede yada alan koruması için alınıyorsa kulakları kesilmesine gerek yoktur. Özellikle Karadeniz bölgesinde aşırı yağış olmasından dolayı özellikle kulakların kesilmemesine dikkat edilmelidir.)

   Kangal köpeği vucut yapısı: Kangal köpeklerinin vucut yapısı kaslıdır ve kare  görünümlüdür. Genel olarak vucut rengi bozdan çelik grisine dönmektedir ancak kırçıl ve çapar dedimiz çeşitli renkleride bulunmaktadır. Göğüste madalyon ve ayaklarda beyaz çorabı andıran renk bulunmaktadır. Yine arka ayaklarda kurt pençesi dedimiz yada altı parmak denilen fazladan olan bir yada daha fazla tırnak buluna bilmektedir, bu kangallarda olduğu gibi av köpeklerinde ve sokak köpeklerinde bile bulunmaktadır onun için arka ayaktaki tırnak sayısı kangalın belirleyici özelliklerinden değildir. Bu şekilde ayırım yanılgıya sebep olabilmektedir.

Saf Kangal Yavrusu Nasıl Anlaşılır
Saf Kangal Yavrusu Nasıl Anlaşılır
Share

Satılık Kangal Yavrusu 2 aylık

Satılık Kangal Yavrusu 2 aylık  kangal yavrusu 2 aylık anne sütünden kesilmiş aşıları yapılmış kimlikleri vardır.

Saf kangal yavrusu satılık

2 aylık orjinal kangal köpeği yavruları tanesi 650 tl olup tüm illere gönderim yapılır.Yavrular 4-5 haftalık olduklarında kuru mama, ıslatılarak yada yavru konserveleriyle karıştırılarak verilmelidir. Böylece yavruların mamalarını koklamaları, yalamaları ve ısırmaya başlamaları teşvik edilir. Bu ıslatma işlemi, kuru mamaya daha fazla aroma kazandırarak tadını, kokusunu ve lezzetliliğini arttırır. Ayrıca mamanın daha yumuşak olmasını ve sütten yeni kesilen yavruların —cıg—neme refleksini uyarak mamayı daha kolay almalarını sağlar. Bu uygulamanın yavrularda şekillenebilen mide —sıs—kinlerini, mide dönmelerini ve gaz oluşmasını engellediği de uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

Mamanın ıslatılması ilk 2-3 aylık dönemde süt ile yapılabilir. Daha sonraki dönemde mamanın ıslatılması gerekirse bu işlem su, et suyu yada yemeklerin sularıyla yapılmalı, süt kullanılmamalıdır. Köpeklerin süte gereksinim duyduğu dönem ilk 2-3 aydır. Bundan sonraki dönemlerde süt sindirim sisteminde problemlere ve ishale neden olabilir. Yapılan araştırmalar köpeklerin % 80\’inin süte karşı allerjik olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ilk 2-3 aydan sonra süt vermekten kaçınılmalıdır.

Yavrunun anne sütünden sonra birden bire kuru mamayla beslenmesinin kabızlığa yol açabildiği de bilinmektedir.

Mamanın partikül büyüklüğü köpek yavrularına uygun olmalıdır. Büyük partüküllü bir mamayı yavrunun ağzına alması ve —cıg—nemesi zor olacağından, bu beslenmeyi olumsuz etkileyecektir. Köpeklerin arasında bireysel farklılıkların da olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle yavru maması hazırlayan ticari firmalar, farklı gelişme dönemleri için farklı partükül büyüklüğüne ve farklı formülasyonlara sahip mamalar hazırlamışlardır. Bu konuda en büyük yardımcınız veteriner hekiminiz olacaktır. Köpeğinize mama alırken mutlaka veteriner hekiminizin tavsiyeleri doğrusunda hareket edin.

Mamanın küçük parçalar halinde verilmesi, yavrunun yeme alışkanlığı kazanması açısından da önemlidir.

Köpeğinizin kabına mama koyduğunuzda, “gel” veya “ye” gibi bazı tek heceli komutlarla onu mama yemeye teşvik edebilirsiniz.

Yavruların mide kapasiteleri, günlük ihtiyaçlarını bir sefer yemeyle karşılayacak kadar gelişmediğinden, yavrular yiyeceklerini birkaç öğünde tüketirler.

Yavruların diyetleri 6.haftadan 3.aya kadar günde 4 öğün, 3.aydan 6.aya kadar günde 3 öğün, 6.aydan 12. aya kadar günde 2 öğün, 12. aydan sonra ise günde 1 öğün olarak verilmelidir.

Yemek zamanı ve yemek yedikleri yer olabildiğince sabit olmalı ve de—gıs—tirmemeye çaba gösterilmelidir. Günde 3 öğün yapılan beslemede yemek zamanlarının sabah, öğlen ve akşam olarak düzenlenmesi yararlıdır. Köpekler ancak 10-12 aylık olduktan sonra, günlük ihtiyaçlarını tek bir öğünle karşılayabilecek sindirim sistemi kapasitesine ulaşırlar.

Beslenme amacıyla, uyuyan yavruların uyandırılmaları doğru değildir. Yavruların beslenme kadar uykuya da gereksinimi olduğu unutulmamalıdır.

Yavrular 6-7 haftalık olduktan sonra diş de—gıs—tirme dönemine kadar, kuru mamanın ıslatılmasına gerek yoktur. çünkü ilk 6-7 haftadan sonra köpeklerde —cıg—neme refleksi iyice gelişir ve katı partiküller ağıza rahatça alınıp sindirilebilir.

Su katılmak suretiyle hazırlanan ve kendi yapısında yüksek miktarda su bulunduran (konserve gibi) mamalar, küf mantarlarının üremesi için uygun bir ortam yaratır. Bu tip su miktarı fazla olan mamalar, 30-60 dakika içersinde tüketilmediklerinde köpeğin önünden alınmalıdır. Islatılarak verilen mamaların tüketilmeyen kısımlarının süratle bozulabileceği unutulmamalıdır.

Yavru köpekler 4 aylık olduklarında geçici dişler dökülmeye başlar ve 42 adet kalıcı diş süt dişlerinin yerini alır. Diş de—gıs—tirme döneminde kuru mamaların ıslatılarak verilmesinde yarar vardır. Bunun nedeni bu dönemde kuru mamanın sert gelmesi ve yavrunun kuru mamalardan yeterince yaralanamamasıdır. Bu dönemde yavrunun biraz iştahsız olması normaldir. Ancak gene de bir miktar yumuşatılmamış (ıslatılmamış) kuru mama verilerek dişlerin temizlenmesi sağlanmalıdır.

çok sık olmamakla birlikte kırılmadan temizlenmiş ve pişirilmiş ilikli büyük kemiklerin verilmesi, köpeklerde dişlerin temizlenmesinde ve çene kaslarının gelişmesinde faydalıdır.

Kuru mamayla beslenme köpeklerin gelişimi açısından daha uygundur. çünkü ticari mamalar, gelişim açısından gerekli olan bütün unsurları dengeli bir şekilde ve yeterli miktarlarda içermektedir. Ev yemekleri ile yapılan beslemenin, gelişim için gerekli olan besin unsurlarını yeterli ve dengeli bir şekilde sağlayamadığı klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır. Gene de köpeğinizi ev yemekleri ile beslemek niyetindeysiniz, mutlaka veteriner hekiminize danışıp onun verdiği diyetleri uygulayın. Yapılacak yanlış besleme, köpeğinizde gelişme bozukluklarına neden olabileceği gibi, hayatı boyunca kalacak problemlere de yol açabilir.

Köpeğinizi ev yemekleri ile besliyorsanız vitamin, kalsiyum gibi maddelerle diyetini takviye etmeniz gerekir. Kuru mamayla yapılan beslemede veteriner hekiminiz gerek duymadıkça, bu besin unsurlarını diyete katmanıza gerek yoktur. Ancak unutulmamalıdır ki, piyasada bulunan ticari mamalarında arasında kalite farkları vardır. Bu konuda en büyük yardımcınız her zaman olduğu gibi yine veteriner hekiminiz olacaktır.

Ev yemekleriyle yapılan beslenme, köpeğinizin seçici bir beslenme alışkanlığına sahip olmasına neden olabilir. çeşitli tatlarda ve lezzetlerde yemek vermek, beslenme uzmanlarının yanlış olarak vurguladığı bir harekettir. çünkü ne kadar çok çeşitlilik yaratılırsa, köpeğinizin beğenmeme ve yememe olasılığı da o oranda artacaktır. İyi kalite ticari mamalara erken yaşta alıştırılan yavrularda, seçici yem tüketiminin önüne geçilmiş olur.

Kalsiyum ve fosfor gibi iki temel besin maddesi, yavruların diyetinde yeterli ve dengeli bir düzeyde bulunmalıdır. çünkü kalsiyum ve fosfor düzeyi düşük mutfak artıklarıyla beslenen yavrularda sıklıkla raşitizm gelişmektedir.

Köpeklerin aşırı yağlanmasına izin verilmemelidir. Aşırı kilo alma ve yağlanma bir taraftan güzelliklerini diğer bir taraftanda sağlıklarını bozmakta ve hayatlarını kısıtlamaktadır. Bu yüzden iyi dengelenmiş ve denetimden geçmiş köpek mamalarının paketlerinde yazılı bulunan beslenme talimatlarına ve miktarlarına, veteriner hekiminiz aksi birşey söylemedikçe mutlaka uygun olarak davaranın. Aşırı mama tüketiminin midede rahatsızlıklara ve ishale neden olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

Yavru köpeklerin kişisel gereksinimlerine göre, ihtiyaç duydukları günlük mama miktarı de—gıs—iklik gösterebilir. Köpeğiniz her öğünden sonra yemek kabında mama bırakıyorsa, kaba koyduğunuz mama miktarını %10 azaltınız.

Kuru mamayla beslenen köpeklerin içme suyu gereksinimleri daha fazladır. Bu yüzden önlerinde her zaman taze ve yeterli miktarda temiz su bulunmalıdır. Köpeğinize içme suyu olarak musluktan akan suyu vermekten kaçının.

Köpeğinizin mama ve su kabı ayrı olmalıdır. Bu kaplar ayak altından uzak bir yere konulmalı ve her öğün sonrasında temizlenmelidir. Köpeğinizin deviremeyeceği büyüklükte ve şekilde su ve mama kabı seçmeye özen gösterin.

Köpeklerin diyetlerinde ani de—gıs—iklikler yapmaktan kaçınılmalıdır. Böyle bir işlem gerekliyse kademeli olarak yapılmalıdır. Köpeğinizin mamasını yeni bir mama ile de—gıs—tirirken, bu de—gıs—imi ortalama 7 günlük süreç içersinde yapmanız hem onun alışması hem de sindirim sistemi açısından faydalı olacaktır. Köpeğinizin eski mamasıyla yeni mamasını karıştırın ve bu karışımdaki yeni mamanın miktarını her gün arttırarak mamayı verin. Bu barsak mikroorganizmalarının yeni mamaya adaptasyonu açısından önemlidir. Yeni mamaya alışıncaya kadar dışkıda; miktar, kıvam ve renk açısından oluşabilecek de—gıs—ikler normaldir. Adaptasyon sürecinden sonra bunlar normale dönecektir. De—gıs—iklik ani bir şekilde yapılırsa ishal olma ihtimali çok yüksektir.

Yavru bir köpek normal olarak günde 4-5 kez dışkılama yapar.

Bazı köpeklerde dışkısını yeme (kaprofaji) olayı görülebilir. Bu davranış vahşi yaşamdan kalma bir alışkanlıktır. Bunun yanı sıra dışkı yeme, diyetteki besin maddeleri eksikliğinde yada dengesizliğinde, özellikle de lifli maddelerin noksanlığında ortaya çıkmaktadır. Mamada bulunan lifli maddeler, besinlerin barsaklardan ge—cıs— süresinden sorumludur. Bu eksikliklerin sonunda dışkı yemenin yanı sıra toprak yeme olayı da görülebilir.

Köpekler bazen de ot yerler ve de kusarlar. çok sık karşılaşılmadığı sürece bu olay normal olarak kabul edilir. Bunun nedeni, köpeklerin yaşadığı karın ağrısı ve kendilerini rahatsız eden safrayı dışarı çıkarmaktır.

Temel olarak köpeklerin tatlıya gereksinimleri yoktur. çikolata ve şeker gibi yiyeceklerin uzun süre verilmesi sonucunda sindirim sisteminde bozukluklar, diş çürümesi, yağlanma ve şeker hastalıkları şekillenebilmektedir.

Köpekler havuç, yeşil sebzeler ve elma gibi bazı meyvaları da hoşlanarak tüketirler. Bunun beslenme açısından bir zararı yoktur.

Köpeğinize balık kılçıklarıyla tavuk gibi ufak kümes hayvanlarının kemiklerinin verilmesi, sindirim sistemine takılmaları ve batmaları gibi istenmeyen rahatsızlıkların meydana gelmesine neden olacağından tercih edilmemelidir.

Köpeklere asla çok sıcak yada çok soğuk yiyecekler verilmemelidir.

Evde kendimiz için hazırladığımız salçalı, baharatlı ve yağlı yemeklerin verilmesinin köpeklerde sindirim ve allerjik deri problemlerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Köpeklerde allerjik reaksiyonların tedavisi uzun süren, zaman alıcı ve dikkat isteyen bir işlemdir.

Kuru mamayla beslenen bir köpeğe peynir, salam gibi maddelerin verilmesi gereksiz ve de yanlıştır. Bu tip besin maddeleri de köpeğiniz için allerjik olabilir.

Köpekler için hazırlanmış ticari mamaların zaman zaman pahalı oldukları iddia edilmektedir. Bununla birlikte ticari mamalar dengeli beslenme, yüksek sindirilebilirlik, sağlık, iştahla tüketim, dışkılamada düzen, az dışkı, temizlik ve pratik olmaları bakımından avantajlıdırlar.

Erişkin (adult) mamaya ge—cıs—iniz, köpeğinizin büyümesi durduktan sonra olmalıdır.

Irklara göre erişkin mamasına geçme yaşı aşağıda verilen tablodaki gibidir.

Küçük ırk (2.5-10 kg) 8-12 aylık
Orta boy ırk (10-25 kg) 12-18 aylık
Büyük ya da dev ırk (>25 kg) 12-24 aylık

Genel olarak köpeğinizin beslenmesinde bu hususlara dikkat etmeli ve özen göstermelisiniz. Ancak büyük yada dev ırk (erişkin ağırlığı 25 kg\’ın üzerinde olan köpekler) bir köpek yavrusu sahibiyseniz bunların dışında size birkaç tavsiyemiz daha olacak.

Bu tip ırkların gelişim süreci 12-24 ay kadar sürmektedir.

Büyük ve dev ırk köpeklerde gelişim, hayatlarının ilk aylarında gayet de—gıs—kendir. Haftalar geçtikçe vücut ağırlığı ve kemiklerin büyümesi artış gösteririr. Bu tip ırklarda çok hızlı bir canlı ağırlık artışı, kemikler ve eklemlerde düzeltilmesi zor gelişim bozukluklarına neden olduğundan aşırı beslenmeden kaçınılmalıdır. Canlı ağırlık artışı belirli zaman aralıklarıyla düzenli bir şekilde izlenmelidir.

Köpeklerin yağlanmasına izin verilmemelidir.

Büyük ve dev ırk köpekler genel olarak bazı ortopedik hastalıklara (osteochondrosis, dirsek displasisi, kalça displasisi gibi) yatkınlık gösterirler. Bu hastalıkların genellikle 4-8 aylık yaş gurubunda görüldüğü ve bazı ırklarda (Alman çoban köpekleri, Labrador, Rottweiller, Alman Kurt köpeği, Boxer, Golden Retriever, Danua, Dobermen) kalıtsal olduğu bilinmektedir. Yanlış beslenme (aşırı besleme ve fazla kalsiyum verilmesi) bu hastalıklar için risk faktörünü ortaya çıkarır. Büyük ve dev ırk köpekler genetik olarak hızlı gelişim gösterdiklerinden daha fazla risk altındadırlar.

Bazı köpek sahipleri yukarıda adı geçen hastalıklardan korunmak için mamaya kalsiyum takviyesi yaparak aslında bu rahatsızlıklara neden olmaktadırlar.

Büyük ırk köpeklere fazla kalsiyum verilmesi kemiklerin gelişimini olumsuz etkilemekte hatta durdurabilmektedir. Böyle olunca kemikler zayıf kalır. Aşırı kilo alımı sonucunda da zayıf olan kemikler bu yükü kaldıramaz ve kemiklerde eğrilik ve kırılmalar şekillenebilir.

Bu riskleri en aza indirmek, büyük ve dev ırklar için özel olarak geliştirilmiş mamaların kullanılması ile sağlanır. Eğer böyle bir mama kullanıyorsanız hiç bir ilave vitamin ve minerel katkısı yapmanıza gerek yoktur. Ayrıca mama tüketimi kontrol altında tutulmalıdır.

Köpeğinizin mamasına dışarıdan ekstra bir takım takviyeler yaparken mutlaka veteriner hekiminizin bilgisine başvurun.

Yavru mamalarının formülasyonları:

Yavru mamaları, yavru köpeklerin büyüme ve gelişme dönemindeki yüksek enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere düzenlenmiştir. Bu mamalar yeterli miktarda kalsiyum, yüksek oranda protein, yağ asitleri, mineral ve vitaminleri içermektedir. Yavru mamaları junior, puppy, growth gibi isimler almaktadırlar.

Tavuk etli yavru kuru mamaları :

Büyüme ve gelişme döneminde olan yavruların artan enerji ihtiyaçlarını ve gereksinim duydukları bütün besin maddeleri ihtiyacını karşılar. Protein kaynağı olarak tavuk eti ve tavuk yan ürünleri kullanılmıştır. Bu mamalar ufak ırklar için (2.5-10 kg. arası ağırlıkta, örn: Pincher, Terrier ) küçük taneli, orta boy ırklar için (11-25 kg. arası ağırlıkta, örn: Beagle, Spaniel, Cocker ) normal taneli, büyük ve dev ırklar için (erişkin ağırlığı 25 kg. üzerinde olan, örn: Doberman, Rotweilller ) büyük taneli olarak hazırlanmıştır. Ayrıca bu mamalardaki besin maddeleri oranları da ırkların büyüklüklerine ve ihtiyaçlarına göre farklı miktarlarda ayarlanmıştır.

Kuzu etli ve prinçli (Lamb & Rice) yavru kuru mamaları :

Bu mamalarda protein kaynağı olarak kuzu eti kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalar kuzu etinin köpekler için en az allerjik ve hazmı en kolay besin maddesi olduğunu göstermektedir. Bu mamalar besin duyarlılığı olan yavruların beslenmesinde, deri ve tüy sağlığının korunmasında iyi bir seçenektir. Kuzu eti en az allerjik besin maddesi olduğundan dolayı deri ve tüy sağlığı açısından koruyucu ve oluşabilecek problemleri ortadan kaldırıcı özelliğe sahiptir. Bu mamaların konserve formları da bulunmaktadır.

Yavru mamalarındaki esansiyel yağ asitleri sağlıklı ve parlak bir tüy yapısının, doğru dengelenmiş kalsiyum/fosfor oranı sağlam diş ve kemik yapısının, yüksek kaliteli protein seviyesi güçlü kas yapısının, yüksek sindirilebilirlik az miktarda ve sağlıklı dışkının oluşmasını sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki, piyasadaki her ticari mama aynı kalitede değildir. Köpeğinizi, kendisine en uygun olan kaliteli ve profesyonel mamayla beslemek için veteriner hekiminizden bilgi almanız yararlı olacaktır.

Bu mamalardan başka bazı durumlarda (kusma, ishal) kullanılan, yavrular için özel diyet mamalar da bulunmaktadır. Ancak bunlar veteriner hekim kontrolünde kullanılmalı, veteriner hekimlere danışılmadan kullanılmamalıdır. çünkü verilecek yanlış bir diyet mama organizmadaki sorunun çözümü olacağına yeni bir problemin ortaya çıkmasına neden olabilir.

kangal yavrusu.6
kangal yavrusu.6

 

Share

Diyarbakır Satılık Sivas Kangal Köpekleri

Diyarbakır ucuz kangal yavrusu satışı.

Diyarbakır 2015 yılı kangal satışlarımız başlamıştır aralıksız devam etmekdir.

Yeni nesil kangal yavrusu, ucuz kangal.En uygun kangal köpek fiyatları bizde.

Diyarbakır satılık kangal yavrusu,

Kangal Köpeği Üretim Çiftliği Diyarbakır

Diyarbakır çoban köpekleri satışı

Sivas kangal köpeği çiftlikleri Diyarbakır satışı

Günümüzde yavru kangallarda görülen, en çok ölümlere sebep olan hastalık türü gençlik hastalığıdır.

Kangal yavrularında, yüksek ateşle seyreden, çok bulaşıcı viral bir hastalıktır. Köpek viral hastalıkları içerisinde en fazla görülen ve kuduz hariç ölüm oranının en yüksek olduğu hastalıklardandır. Yaşlı köpeklerde de görülmesine rağmen genellikle 3-12 aylık köpek yavrularında görülür. Ancak insidansı 3-6 aylık genç hayvanlarda çok yüksektir.
Hastalık bazı köpek ırklarında (Sky, Terrier, Chow-chow, İrish seter, kırmızı uzun tüylü, Teckel, Cocke-spaniel, siyah kurt köpekleri ve Kuvarz ırkı köpeklerde ) daha ağır seyretmektedir.

Enfeksiyon, duyarlı genç hayvanlar arasında çok hızlı yayılır. Bütün vücut artıklarıyla, özellikle de dışkıyla bulaşır. Özellikle damlacık enfeksiyonu şeklinde direk veya eşya,yem,su gibi maddelerle indirek olarak bulaşma olur.
Hastalığı atlatanlar bir kaç hafta daha virüsü yayarlar.
Dezenfekten maddelere karşı dayanıklılığı azdır. Sıcak havalarda patojenitesini kaybeder ve soğuk hava şartlarında daha uzun yaşar.
Eğer evde gençlik hastalığından ölen bir yavru varsa, dezenfeksiyon işleminden emin olmadan yeni yavru alınmamalıdır.

 

Hastalık genellikle 3-6 aylık yavrularda ortaya çıkar. Virüs alt solunum yolları ve bağlı lenf bezlerindeki makrofajlarda çoğalır. Çoğalan virüs hızlı bir şekilde epitel dokuya ve merkezi sinir sistemine yayılır. Genç veya bağışıklık sistemi gelişmemiş yavrularda merkezi sinir sistemi zarar görür ve akut encephalomyelitis gelişir.
Hastalık yerleştiği organa göre değişik formlarda görülür; göz formu, solunum formu, deri formu, sindirim formu, sinirsel form.
Hastalık yalnız bir formda görülmez. En az iki veya daha çok formla birlikte seyreder.

 

Distemper etkeninin yerleştiği doku veya organa göre klinik semptomları birbirinden farklı formlarda ortaya çıkar.

1-Akut form :

İnkubasyon periyodu genellikle 14-18 gündür. Köpekler etkeni aldıktan sonra hastalığa ait ilk klinik semptomlar 4-7 gün içerisinde geçici bir ateş (40-41 Derece) Leukopeni ile ortaya çıkar. Ateş 7-14 gün sonra normale döner.Konjuktivitis ve Rhinitis şekillenmesi ile birlikte vücut ısısında tekrar bir yükselme belirlenir. Bu formda genellikle öksürük, ishal, kusma, iştahsızlık, dehidrasyon, zayıflama görülür. Ayrıca kanında sedimantasyon hızında artma görülür.

2-Sekunder enfeksiyon form :

Bu formda solunum sistemini etkileyen sekunder bakteriler (Bordotella Bronchiseptika ) işe karışmıştır ve hayvanda muko-prulent  göz-burun akıntısı, laringofaringitis, tonsillitis, trahea-bronşitis ve bronko-pneumoni belirtileri görülür. Sindirim sisteminin etkilendiği durumlarda da gastroenteritis, ürogenital sistemde nefroz, nefritis, dişlerde vağinitis, erkeklerde balanopostitis gelişir.Kalpte myokarditis, miyokard dejenerasyonu,kalp yetmezliği,gözlerde blefaritis, konjuktivitis, vaskülarizasyonla birlikte seyreden keratitis, ulkus kornea ve iritis ile kulakta otitis ortaya çıkabilir.
*Hayvanın karın bölgesinde ( özellikle kılsız alanlarda ) püstüle kadar ilerleyen deri kalınlaşması dikkati çeker.  Deri üzerinde kızartı,  lekeler ve kabarcıklar görülür.

3-Ensefalit form :

Bu formun belirtileri değişik şekillerde olur.
a-Akut ensefalitis ;İstem dışı titreme, halsizlik, inleme , dönme, hiperestezi, korku, konvülziyonlar, ataksi, inkoordinasyon ve körlük akut ensefalitisin en belirgin semptomlarıdır. Nörolojik semptomlar haftalar yada aylar sonra bile ortaya çıkabilir.
b-Subakut ensefalit ;Bu formda gözlenen klinik bulgular akut ensefalite benzerlik gösterir. En karekteristik belirti myoclonus ya da fleksor spazmdır. Bazende akut formdaki belirtiler görülmeyebilir. Altı aydan küçük köpeklerde gözlenen konvülziyonların en yaygın nedeni subakut ensefalitistir. Hastalığı atlatan köpeklerde fleksor spazm, görme ve işitme bozuklukları kalıcıdır.
c-Kronik ensefalitis ; Genellikle erişkin köpeklerde ortaya çıkan bu formun iki şekli vardır.
Multifokal ensefalit : Çoğunlukla 4-8 yaşındaki köpeklerde görülür.Hastalık genellikle yavaş ilerler ve bir yıldan daha fazla sürede ortaya çıkar. Klinik semptom olarak pelvis eklemlerinde zayıflık, inkoordinasyon, çift yada tek yönlü kafa sallama, nistagmus, fasial felç ve myoclonus olmaksızın temporal kaslarda tikler görülür.Etkilenmiş köpeklerde paralizler şekillenebilir.Ancak zihinsel aktivite açıktır.
Yaşlı köpek ensefaliti (old dog encephalitis) :Çok nadir olarak belirlenen bu form, genellikle altı yaşın üzerindeki köpeklerde görülür. Görme yetersizliği ilk klinik semptomdur. Hastalık ilerlediğinde, köpeklerde zihinsel bozukluk, depresyon, dönme hareketleri ve kafa kaslarında tikler gelişebilir. Hastalar sahiplerini tanıyamaz ve dışarıdan gelen uyarılara karşı tepkisizdirler.

Hastalığın spesifik bir sağaltımı yoktur. Ancak semptomatik olarak ikincil enfeksiyonları önlemek için geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılır. Sıvı-elektrolit, B-kompleks vitaminleri ve K vitamini uygulaması tedavi şansını artırır. Sinirsel belirtilerin şekillendiği köpeklerde proğnoz iyi değildir.Tedavide gençlik hastalığı serumu ve konsantre köpek gamma globulini varsa kullanılır.Aşılama en önemli önlemdir.Dişi köpeklerin çiftleştirilmeden önce aşılanmaları maternal antikor seviyesini yükseltir. Dolayısıyla doğum sonrası yavrunun korunması daha kolay olur. Hamile hayvanlarda zayıflatılmış gençlik hastalığı aşısı yapılmaz.
Daha çok önerilen aşılama proğramı yavru 5-7 haftalık olduğu zaman ilk doz ve 3-4 hafta aralıklarla yavru 14 haftalık oluncaya kadar aşı yapılmalıdır.Yıllık aşı tekrarı, antikor düzeyi koruyucu seviyenin altına düştüğü zaman uygulanmalıdır.

 

Hastalığın tanısı çoğunlukla anemnez ve klinik semptonlara göre belirlenir.Tipik belirtiler gösteren olaylarda hastalığın tanımı zor değildir. Özellikle aşılanmamış genç köpeklerde yada aşılanmasına dair bilgi bulunmayan yaşlı köpeklerde ateş, rhinitis, öksürük, ishal, ayakların altında hyperkeratoz ve nörolojik semptomlar distempere işaret eder.
Hastalık kuduz, köpeklerin enfeksiyoz hepatitisi,leptospirosiz ve toxaplamosis ile karışabilir.

Diyarbakır Satılık Sivas Kangal Köpekleri
satılık kangal köpeği

 

 

 

 

Share

Konya Kangal Sürü Köpeği Satışı

Konya ili kangal sürü köpeği satışı konya ilimize kangal yavrusu ve yetişkin kangal satışımız vardır konya kangal üretim çiftlikleri ve sürü köpegi satışı.

soyundan gelmektedir. Çok iri olmamakla birlikte omuz yüksekliği 83 cm dir. Bu kangal köpeğinde iyi denebilcek bir yüksekliktir. Ancak bazı kangal köpekleri 85 hatta 86 ila 87 cm kadar çıkabilmektedir. Ayaklar güçlü ancak ne çok kalın nede çok incedir vucuduna göre orantılı. Gögüs kafesi geniş bel incedir yandan bakıldığında atletik bir yapıya sahiptir. Çok kalın ve kilosu fazla olan köpek koşamaz. Kurtlar ortalama 50-55 km hızla koşmaktadır, ona yetişmek için aynı formda ve çeviklikte olmalıdır. Kurda yetişe bilmekten ziyade yürekte kangal köpeklerinde önemli bir faktördür. Her köpek kurda gidemez korkar girecek yer arar, geçmişte yeni yetişen kangalların cesaretini ölçmek için ölmüş kurtların postunu doldurup onların önüne koyarlardı. Saldıra bilenler testi geçerdi. Kurtlar çok zeki ve kuvvetli hayvanlardır. Sürü şeklinde avlanırlar bilinçi ve planlı bir avlanma teknikleri vardır. Koyun sürüsüne saldırmadan tüm enstrumanlardan faydalanırlar rüzgar, güneş, arazi vb koşullardan. Rüzgara karşı kokusunu salan kurt kangalların sürüden ayrılıp peşine takmakta diğer kurtlar ise sürüye saldırmaktadır. Deneyimli bir kangal kolay kolay sürüden ayrılmaz burada dişi kangallar önemli rol oynamaktadır. Hem uyarı esnasında hem de erkeklerin sürüden ayrılması ile koruma görevi onlara düşmektedir. Dişi kangallar bir bakıma sürünün siğortasıdır. Bir sürüde en az bir dişi ve erkek kangal olması zorunludur. Sürünün büyüklüğüne göre bu sayı değişebilir.

Kangal köpekleri hiçbir ırkla kıyaslanamaz, onun ırkı özellikleri hiçbir ırkta yoktur bağımsız ne zaman ne yapması gerektiğini bilen duygusal bir ırktır. Bunların yanında asil duruşu ve ihtişamı ile sizleri cezp eder. Kangal köpekleri konuşamasada onların gözlerine baktığınızda ne demek istediklerini anlar, sizin ne istediğinizi ona anlatabilirsiniz.

Çoban köpeği olarak kullanılmakta olan kangal köpekleri kurtlara karşı koyabilen nadir birkaç köpek ırkından birisidir. Sürü için alınacak köpeklerde dikkat etmeniz gereken bazı özellikler vardır. Öncelikle sürüye gidecek köpeklerin çok iri hantal olmaması gerekmekte, irilikten ziyade ırkında belli vasıflar aranmalı bunlar; geçmişteki ataları kurtlara karşı başarı sağlamış olmalı, gerektiğinde kurda gidebilecek yürekli bir soydan gelmiş olmasına bakmalıyız. Bu özelliklere bakmaktan ziyada yavru alırken; Genelde insanlar yavruya bakarak karar vermekte elli ayaklı kafası iri küt burun vb krıterler araması yanlış bir seçim olur. Genelde mastif kangal benzeri ırklarda yavrular çok güzel görünmekte, yavruların bu şekilde tercih edilmesi üreticileri buna benzer yavru üretimine yöneltmektedir. Bu tür yavrular belli bir seviyeye geldiğinde şekilsiz, iri, hantal kangal dışı bir köpeğe dönüşmektedir. Yine aynı şekilde yetişkin sürü çoban köpeği seçiminde insanların çok iri köpek aramaları, onların tabiri ile ‘’ bir kangal gördüm kafası kazan kadar’’ yada ‘’bizim eskiden vardı göğsünü göstererek burama gelir’’ vb. tabirler.

Konya Kangal Sürü Köpeği Satışı
Konya Kangal Sürü Köpeği Satışı

 

Share